Evliliğin gerçekleşmesi ile birlikte, eşlerin birbirlerine karşı olan yükümlülüklerinden biri de sadakat yükümlülüğüdür. Zina, evlilik birliğindeki sadakat yükümlülüğünün en ağır şekilde ihlal edilmesidir. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş zina sebebiyle boşanma davası açabilir. Eşinin zina sebebiyle kendisini aldattığını öğrenen diğer eş, bu durumu öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde; her halde olayın üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkı düşer. Eşinin zina ettiğini öğrenip onu affeden tarafın dava hakkı düşer.
Evli bir erkeğin, karısından başka bir kadınla veya evli bir kadının, kocasından başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunması, zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesinin şartıdır. Zinadan bahsedebilmek için, davanın tarafları arasında geçerli bir evliliğin bulunması şarttır. Nişanlılık döneminde, eşlerden birinin, karşı cinsten biri ile cinsel ilişkiye girdiğinin, evlendikten sonra öğrenilmesi halinde, zina nedeniyle boşanma davası açılamaz. Bu gibi durumlarda, diğer koşullar da mevcut ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilecektir.
Ülkemizde, henüz bu konuda yasal düzenlemeler bulunmadığından, eşcinsel birliktelikler, henüz zina kapsamında yer almamaktadır. Zinanın gerçekleşebilmesi için, evli eşin, karşı cinsten biri ile cinsel birliktelik yaşaması şartı aranmaktadır. Dolayısı ile homoseksüel ilişkiler nedeniyle, zinaya dayalı boşanma davası açılamaz.
Yargıtay, elde olmayan sebeplerle teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, zina için gerekli ortama girilmiş olmasını, zina sebebiyle boşanma davasının kabulü için yeterli saymaktadır. Kusur, zinanın subjektif unsurudur. Zinayı gerçekleştiren eş, olay esnasında ayırt etme gücüne sahip olmadığını iddia eder ise, bunu ispatla yükümlüdür.
Kadının rahminin bulunmaması, kocanın iktidarsız olması, ilgisizlik ve benzeri durumlar, eşlere, zina için haklı sebep oluşturamaz. Eşlerden birinin zina yapmış olması, diğerine de zina yapma hak ve yetkisi vermez. Birinin zinayı daha önce yapmış olması, diğer zina yapan eşe herhangi bir üstünlük sağlamayacaktır. Dolayısı ile karşılıklı zina durumunda, birinin diğerinden daha kusurlu olduğundan bahsedilemeyecektir. Bu nedenle her iki eşin de zina yapmış olması durumunda, birbirlerine karşı zina nedeniyle boşanma davası açmaları mümkündür.
Davacı eş, hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması, hem de zina sebebine birlikte dayanarak dava açabilir. Zina fiilinin işlendiğine dair yeterli delil bulunmaması fakat tanık sözlerinden eşin davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşılması durumunda, mahkemece boşanmaya karar verilmelidir.
Davacı eş, zina sebebiyle açmış olduğu boşanma davasından feragat ettikten sonra, feragat, af niteliğinde sayılacağından, aynı olaya dayalı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle dava açamaz.